Geçtiğimiz sene gittiğimizde bulamamıştık. Öyle de kolay bir yerde olmasına rağmen. Daha doğrusu çok acıktığımız için ablamın kan şekeri anında düşüyor, aramaktan vazgeçmiştik geçen sene. Bu sene ablam ve babam günü birlik Yunanistan’a gittiklerinde elleri ile koydukları gibi bulmuşlar. Biz de Thassos yolunda 1 gece bekleme yapmak zorunda kaldığımız Dedeağaç’a girince fırsat bu fırsat Nisiotiko‘ya gidelim dedik. Konakladığımız otel ile Nisiotiko’nun arası 500 metre var yok. Dedeağaç‘ta hele hele sahilde zaten birbirine uzak yer yok. Olsa dahi yürümek keyifli. Dedeağaç başlı başına keyifli bir kent zaten. İnsanlar özgür, refah içinde ve hey biz hayatın tadını çıkarmaya geldik edasındalar. Kıskanmamak elde değil.
İpsala’da beklediğimiz 13 saat sonunda Dedeağaç’ta otelimize kendimizi atıp restoranların kapanması yaklaşmadan sokağa geri çıkıyoruz. Adres belli Nisiotiko. Masaya oturur oturmaz bakıyorum ki yan masalarda oturanlar da bizler gibi İpsala cehennemini yaşamış ve yine bilerek Nisiotiko’ya gelmiş Türkler. 30 Ağustos bayram tatili olduğu için bolca Türk var Batı Trakya’da.
Hızlıca siparişimizi veriyoruz, fesleğenli kalamar, ahtapot, Greek salad (ağzım alıştı Yunan salatası diyemiyorum), deniz mahsullü pilav ve 3 Mythos. Aç kalmışız sanırım yemekler geldiği gibi tabaklar temizleniyor. Dile kolay 13 saat, her ne kadar arabada atıştırmalık bir şeyler olsa da tuhaf bir gün geçirdik. Yaz da bitiyor, hava kararınca soğuk hafiften ısırmaya başlıyor. Geceler artık serin, yorgan çıktı çıkacak. Çok isterdim akşam üstünden itibaren uzun oturmalı, yemeli içmeli bir vakit geçirmek Nisiotiko’da ama başka sefere deyip ödememizi yaptıktan sonra hızlıca uyumak için otelimize dönüyoruz.
Fiyat mı? Hiç de pahalı değil, 33 Euro ödüyoruz hepsi için.