Bütün olarak bakınca kocaman, harika renklere sahip bir taş Milos. Detaya girince ise mavi yolculuk teknelerinin uğrak yeri, kayaların arasına saklanmış enfes koyları, mağaraları ile ömrü hayatımda gördüğüm en etkileyici denizlerden birine sahip Milos.
Samos‘tan sonra tüm gece yol alarak, hafif de sallanarak Ege denizini geçiyoruz, iyice güneye doğru. Sabah uyandığımızda tam olarak neredeyiz, saat kaç, ne kadar süredir burada demirliyiz, pencereden gözüken evler ne güzel cümleleri, soruları beynimde dolaşıyor.
Hemen kahvaltı edip, botların gemimize yanaşıp bizi karaya ulaştırmasını bekliyoruz. Karaya ulaştığımızda ise bizi gezdirecek olan küçük bir tekneye geçiyoruz ki o muhteşem koylara yakından bakalım.
Girit’in biraz üstünde yer alan küçük, Siklad ada grubundan, henüz keşfedilmemiş, bakir bir ada Milos. Daha evvelden adını duymamış olmak benim ayıbım. Ancak bu cruise gezisi ile açığımı kapatmış oluyorum.
Önce teknemize Milos belediye başkanı uğruyor ve bize hoş geldiniz diyor. Milos’u kısaca anlatıp, güzel bir seyahat geçirmemizi temenni ediyor. Yunan basını, Türk basını ve benim gibi birkaç seyahat yazarı hep birlikte Milos kıyılarına doğru yol alıyoruz.
Küçük balıkçı köyleri, kötü havalarda teknelerini aldıkları barınakların rengarenk kapıları, bir anda kırmızı, daha sonra beyaz, daha sonra siyah renkten oluşan kayalıklar. Başka bir dünyada gibi hissettiren bu jeolojik yapısı ile oldukça ilgimizi çekiyor Milos.
Plajları arasında en ünlüsü Sarakiniko, biz de teknemizden bakıyoruz bu plaja. Ancak bana göre kayalıklar arasında yüzmek, kendime hediye aldığım şnorkelimle su üzerinde süzülmek en keyiflisi.
Yüzme molamızdan sonra teknemiz öğle yemeğimiz için Pollonia köyüne bizi bırakıyor. Yunanların en sevdiğim yanı ızgara kalamarı bütün halinde getirmeleri. Benim için öyle bir haz ki tarifi güç. Yarım şişe ev yapımı şarap, güzel mezeler ve kalamar yedikten sonra gün neredeyse bitmeye yaklaştığından gemimize geri dönmek üzere masamızdan kalkıyoruz. Limana otobüslerle gelip, bir kahve molasının ardından botlarla Louis Cristal’e doğru yol alıyoruz. Birkaç dakika süren bu yolculukla birlikte yeniden gemimizde, evimizdeyiz. Gece yine yol var, istikamet Atina, Lavrion Limanı.
Gece ne mi yapıyoruz? Elbette sıkılmıyoruz. Çünkü sürekli bir etkinlik, sürekli bir eğlence var gemide. İstemez isek 5. katta, kıç tarafında bulunan sakin kafede frappemizi içiyoruz. İstersek casinoya gidip 23.30’da gerçekleşecek sanş oyununa dahil oluyoruz. İstersek de gidip kamaramızda dinlenip, ertesi gün için enerji topluyoruz.
Sıra Lavrion’da, Apollo tapınağını göreceğiz.