İos’ta deniz, üstüne kalamar ızgara, bol sarımsaklı süzme yoğurttan yapılmış cacık ile karnımız tok, sırtımız pek, vücudumuz keyifli olarak gemimize geri dönüyoruz. İstikamet İos‘tan siluet olarak görünen Santorini adası.
Daha evvel gittiğimde gün batımını kaçırmıştım şimdi eksiği tamamlayıp yaşam listeme bir çentik atacağım.
Cruise ile olduğumuz için gemimiz Kaldera koyuna demirledikten sonra diğer limana botlarla gidip bizi bekleyen otobüsümüze biniyoruz. Ancak o ne kalabalık öyle, sırayla, kıvrıla kıvrıla yukarı çıkan otobüsler, Nişantaşı akşam trafiğini aratmayan bir yoğunluk. Otobüste geçen zamana üzülüyorum o an. Oysa geçmiş deneyimimi düşününce Fira köyüne teleferikle çıkıp, sabahın köründe kiraladığımız ATV’lerimizle tüm adayı turlamıştık. Şimdi el mecbur, trafikteyiz. Binlerce turist var adada, koyda demirli en az 5 adet cruise gemisi. Hepsinin en az 1.500 kişilik olduğu düşünülürse, üstüne bir de adada konaklayan turistler derken kalabalık daha anlamlı hale geliyor. Bir de Oia köyüne gitmek için trafiği değiştirmişler, adanın güneyinden gidip, kuzeyinden geri dönülüyor. Neticede öyle ya da böyle varılıyor Oia köyüne, hemen serbest zaman başlıyor ve yeniden buluşma saatine kadar ancak biraz dolaşıp, fotoğraf çekip, boş bulabileceğimiz! bir kafe ya da restoranda vakit geçirebileceğiz.
Koleksiyonumda bolca Santorini magneti var, lav taşından elde edilen kolyelerden de var.Bu demek oluyor ki alışveriş ile vakit kaybetmeyeceğim.
Kalabalık gerçekten beni şaşırtıyor. Çok hoşlandığımı söyleyemeyeceğim. Ne yürümek, ne bir yerde oturabilmek, ne de istediğin kareyi yakalamak mümkün. Zaman gibi bir baskı da var ruhumuzda. Bu sefer beni şaşırtan hafif gülümseten yeni bir bilgi oluyor. Çok fazla uzak doğulu gelin ve damat görüyoruz Santorini’de. Öğreniyoruz ki şu an bu çok popüler bir eylemmiş! Gelin ve damat fotoğrafları için herhalde dünyanın en güzel platolarından biridir Santorini.
Emre, Nur, Çiğdem, Ömer ve ben ara sokaklarda birbirimizi kaybetmeden birkaç da fotoğraf çekerek kendimizi manzarası olan İngiliz bir ailenin işlettiği kafeye atıyoruz. Bir şeyler yiyip içtikten sonra zaten zaman bizi yakalıyor ve otobüsümüze doğru harekete geçiyoruz. Geri kalan zamanımızı da gemiden önce Fira’da geçireceğiz.
Teleferik ile aşağı inip, botlarla yine gemimize döneceğiz. Gün batımı tam olarak nerede olacak diye hesap ediyorum. Biz gemide iken gün kaybolacak denizin içinde. Biraz teleferik kuyruğunda bekledikten sonra her yeri Türklerin, bizlerin işgal ettiğinin dedikodusunu yaparak gemimize geri dönüyoruz.
Aynen gün batımı gemide!
Geçmişten aklımda kalanlar ise, Kamari Beach, Kara, kırmızı ve beyaz plajlar…Uzun kalınırsa deniz tatlı gelebilir.