Meribel seyahatimizde, 4 gece, 5 gün boyunca kayak pistleri, restoranlar dışında en fazla vakit geçirdiğimiz yerler de oteller oluyor. Bu küçük Fransız köyü beni bazı bildiklerimden uzaklaştırıyor.
Otellere verilen yıldızlara pek bakmamam gerektiğini de öğretiyor. Zira 3 ya da 4 yıldızlı otellerin 5 yıldızın çok üstünde verdikleri hizmetle karşılaşıyoruz. Özellikle her otelin kendine has çalışanları hepsi sıcaklık, samimiyet ve hizmet ortak paydasında buluşup bize, unutulmaz bir tatil yaşatıyorlar.
Bunlardan birkaçını yazmak istiyorum. Benden sonra gidecek olanlara referans olması temennisi ile…
Alpen Ruitor
Meribel Mottaret mevkinde. Bölgenin büyük otellerinden biri. Geleneksel tarzda döşenmiş, mutfağı ile ünlü olmuş bir otel. Otelin lobisi bile boşver odaya çıkma burada vakit geçir diyor. Odaya çıkınca aman kaymasan da olur, gel burada keyif yap dedirtiyor. SPA’sı, restoranı, barı, kahvaltı salonu ise Fransız kanalında uzun bir süre yemek programına mekan olmuş.
Ekip? Bizim de ilk göz ağrımız. Sürekli etrafta “Welcome Home” diyen sıcak, samimi insanlar.
Yılbaşında geçirdiğim Paris tatilinin aksine ve biliyorum ki Fransızlar soğuk, yol sorsan tarif etmezler, canları isterse ancak yardımcı olurlar. Ama burası bambaşka. Bildiğim Fransa’dan çok farklı. Hizmet etmek, memnun etmek için yaratılmışlar sanki. Onca yıllık hizmet sektöründe yaptığım işleri düşündüm, almadığımız eğitimleri ve burada böyle güzel motivasyon ile çalışan insanları. Otel müdürü o yoğunlukta benim bavulu kaptı götürdü, ardından ağzım açık vaziyette baktım. Bayıldım, bayıldım sıcaklıklarına, ilgilerine. Şımartmadan göndermeyelim diye yemin etmişler sanki.
Neyse konumuza geri dönelim.
Alpen Ruitor, pistlere nazır balkonlu odaları, Fransız mutfağı, kahvaltısı ile göz dolduruyor. SPA’sı da yeterli derecede özel ve güzel.
Her Pazartesi country tarzı döşenmiş olan lobide Savoie peynirleri, şampanya ve kuru et ikram ediliyor. Otel misafirlerine tatlı bir hoş geldin deniyor.
Bir güzel not gece odadan çıkıp, 100 metre yürüyüp gece kulüplerine ulaşabiliyorsunuz.
Fiyatlar 395 Euro’dan başlıyor, kahvaltı ve akşam yemeği dahil, çift kişilik…
Hotel L’Helios
Kayak molası verdiğimiz bir öğle vakti yemeğimizi yediğimiz, modern, yenilenmiş, içinde havuzu olan oldukça etkileyici bir otel.
Hemen hemen tüm otellerde oldukça iyi donanımda SPA’lar mevcut, kayak sonrası vücudu rahatlatmak şart!
L’Helios restoranının sade ancak göz dolduran, etkileyici bir menüsü var. Yemekleri anlatmayayım, profiterol fotoğrafını ekleyeyim.
L’Helios’un bir avantajı da şu otelin içinde sinemanın olması da akşam ne yaparız kararsızlığı için güzel bir alternatif olabilir.
574 Euro çift kişilik deluxe oda fiyatı.
Le Savoy Hotel
Meribel Centre’da yer alan, minimal, şık yine etkileyici bir otel. Ekip? Müthiş. Dekorasyon Savoy tarzı ile döşenmiş. Odamızda banyoda, cam tavanın hemen aynı hizasında bir küvet vardı ancak bir türlü değerlendirme fırsatım olmadı. Ne yalan söyleyeyim aklım kaldı.
Merkezde yer alması büyük avantaj, özellikle genç gruplar için, çünkü tüm gece kulüpleri, barlar yürüme mesafesinde. Yan kapı ya da caddenin karşısında. Odanıza ruj tazelemeye gidip gelebilirsiniz.
Oda fiyatları 390 Euro’dan başlıyor.
Adray Telebar
Yoğun bir kayak gününün ortasında öğle yemeği için kayarak ulaştığımız bir restoran ve o restoranın 1940’lı yıllarda açılmasının akabinde biraz işler büyümüş ve otele dönüşmüş. Çok da iyi olmuş, önce odalar artmış şimdi hem odalar hem de daha büyük grupların konaklayacağı nefis manzaralı chalet tarzı ile göz dolduruyor.
Öğle yemeğinde biz oturduğumuzda masalar boş iken bir anda tüm restoran doluyor, kayak kıyafetli kadınlı erkekli, yüzleri kar güneşinden yanmış, enfes bir dinlenme noktasındalar.
Yemekler mi? Yeme de yanında yat!
Oda fiyatları 125 Euro’dan başlıyor ve 7 kişilik chalet’lerin fiyatı da 279 Euro civarında. Kahvaltı hariç.
Yéti Hotel
İsmi güzel, kendi güzel, sahipleri daha da güzel otel. Son akşam yemeğimiz için Yeti’deyiz, bilmediğim şeyleri sipariş etmekte üstüme yok, ömrümde ilk istiridyeyi Yeti’de yiyorum ve bu anı defterime not olarak eğlenceli bir şekilde giriş yapıyor. Zira limonu sıkmadan yemem, Kumburgaz sahilinde yosundan çökmek üzere olmuş iskeleyi yememle aynı. Ancak limon ve sirkeli sostan sonra değişen lezzete ise aşık olmuş olabilirim. Keramet sirkede mi? Limonda mı?
Çıtır çıtır yanan odunlar, Nordic tarzda döşenmiş lobinin hissiyatını daha da ısıtıyor. Yemek sonrası kahvemiz burada, elimde defterim, aklıma gelenleri yazıyorum yine. Gün olur sevdiğim oteller diye bir kitap yazarsam bu defterden alıntılar içinde yer alabilir. Nasip, kısmet hepsi.
Kahvaltı dahil 380 Euro civarında fiyatlar geçerli Yeti Hotel‘de.
Ve her şeyin bir başlangıcı ve sonu var. Yemeğimizin sonunda otelimize geri dönüyoruz, ertesi sabah erkenden kalkıp, 2 saat araba kullanıp, hava alanına, İstanbul’da bizi geri götürecek uçağımıza yetişmeliyiz. Ayrılmak, dönmek istemez insan Meribel’den, kar yağsın, daha da yağsın.
Sonra dedim ki bahar gelsin…
MERHABALAR, ÇOK GÜZEL BİR SAYFA HAZILANMIŞ GÖSTERİLEN ÇABA İÇİN TEŞEKKÜRLER, ANCAK İLAVE EDİLEBİLİR İSE OTEL FİYATLARINI DA SAYFANIZDA BELİRTEBİLİRMİSİNİZ
Ender Bey Merhaba,
İlginiz için teşekkür ederim. En kısa sürede fiyatları da ekleyeceğim.
Sevgilerimle,
İrem
Bayıldım çok güzel ama 2 kişilik oda fiyatlarını da yazabilirseniz çok süper olur