Pek çok yerde bolca tüyo var bu konu ile ilgili. Bavul toplama sanatı, ucuz uçak bilme marifetleri, hostelde konaklarken dikkat edilecekler, ucuz seyahat ve dahası. Zaman zaman söyleşilerde bana da soruluyor ama şu güne kadar burada hiç oturup ben de 2 kelam edeyim demedim. Yazmaya hasretim, yeni de bir içerik yaratmış oldum kendime.
Önce uçak bileti, ya aylaaar önceden alınacak, ya da mil programları sıkı bir şekilde takip edilecek. Ben senede en az 1 uçuşumu millerimle yapıyorum. Seyahatin genel maliyeti oldukça düşüyor böylelikle. Üstelik Facebook’tan da kampanyaları takip edebiliyorum.
Avrupa’da şehirler küçük, İstanbul ile kıyaslanırsa en büyükleri Bakırköy, Kadıköy ilçeleri kadar. Şehir merkezleri, eski şehir denen turistik mekanlar bolca yürünerek gezilir. Metro ve tramvay biletlerine harcanacak para cepte kalır.
Bir gün iyi bir restoranda yemek yeniyorsa ertesi gün güzel bir sandviç, aperatif ki zaman zaman da süpermarket alışverişi ile karın yine mis gibi doyabilir.
Alışveriş? Euro-TL hesabını kaçırmadan alışveriş yapılabilir. Ancak unutmamak gerek Türkiye’deki tekstil hiçbir yerde yok. Alışverişe de lüzum kalmayabilir böylelikle.
Hediye sorunu. İlk seyahatlerimde neredeyse koca bir mahalleye hediye alıyordum. Sonra akıllandım. Şimdi hemen hemen kimseye hediye almıyorum. Belki ayıp ediyorum ancak 3-5 Euro’lar birleşince bambaşka bir noktaya gidiyor, cüzdan boşalıyor. Acımasızım.
Hem fikir miyiz?
İrem hanim, yazı kısa ama öz olmuş. Ailece nasıl tasarruf ettiğimizi ve aynı anda daha zevkli geziler gerçekleştirdiğimizi kısaca yazmak istedim.
Gittiğimiz her şehirde ev veya apartman kiralarız ve yemek ihtiyaçlarımızın büyük kısmını da o evde gideririz. Dışarıda yemekten daha uygun oluyor.
Gittiğimiz yer kırsal bölge ya da deniz kenarı ise, çadırımızla gideriz, ki bu da ayrı bir zevktir.
Esim daha önceden gideceğimiz bölge ve şehri anlatan kitap alır ve okuyup öğrenir.
Ufak ama önemli bir fark ise, bizim Fransa’da yaşamamız ve zaten Avro kazanmamız.
Saygılar,
Gökhan C.