En sevdiğim, en hızlı karar verip, hızlı bavul yaptığım, pat diye gittiğim.
Denize doymamışım, İstanbul’a kışın gelişini kabul edememişim. Pastırma yazı da olmayacak gibi. Nerede o mevsimler kaydı, yaz Ekim, Kasım’a kadar sürecek lafları? Hiçbiri tutmadı. Şu günlerde de kış çetin geçecek haberleri son dakika sayfalarında.
Ben şimdi ne mi yapıyorum? Geçtiğimiz 4 koca günde, Güney Ege’de deniz içinde geçirdiğim anlara ait, videolara, fotoğraflara bakıyorum.
Sabah 8, Bodrum. İstanbul’dan ince bir monta çıkmışım yola. Hava alanında iner inmez küçük bavuluma tıkıştırıyorum önce o montu. Kiraladığım aracı alır almaz, Yalıkavak’ta yaşayan arkadaşım Çiğdem’e telefon ediyorum. Hayırdır diye açıyor tabi sabahın o saatinde gelen telefonu. Yarım saate sendeyim, kahvaltı edelim deyince oleey, hazırlanıyoruuum diyor. İstikamet Asmalı Bahçe. Serpme Ege kahvaltısı eşliğinde bol sohbet ve keyifle geçiyor.
Öğleden sonra can arkadaşlarım Türkay ve Erdal’ı arıyorum. Dükkanda mısınız? Balıkta mı? Dükkandayız diyor Erdal, yoksa Bodrum’da mısın? 20 dakikaya Bitez’de olurum diyorum. Aç mısın diye soruyorlar, kahvaltıda çok yedim ama bu kızartma kokusuna hayır diyemeyeceğim. Yanına da güzel bir bira. Oh! Büber Bitez’in vazgeçilmezi…
Hava güzel denize de gidebilirim ama arkadaşlarımı da özlemişim. Birlikte vakit geçirmek daha keyifli olacak.
Sonra mı? 3 gün boyunca bol deniz, bol orman, bol güzel yol, bol deniz mahsulü.
Aklımda kalanlar, Fethiye Balık Pazarı, özellikle Hilmi Restoran, nefis mezeler, ama nefis nefis nefis.
[youtube width=”525″ height=”444″]https://www.youtube.com/watch?v=2f2qEmr_3H0[/youtube]
Göcek, Q Lounge. Biraz pahalı, manzara, sunum, servis her şeyi unutturur. Tereddüt etmem yine giderim.
Göcek West Cafe, sezon bitmiş, her yer boş, sakin. Kediler ve tekneciler var. Bir tek West Cafe dolu. West Cafe enfes, kahvaltısı mis mis…
Akyaka, Akbük Koyu. Yaşadığıma şükrettiğim anları orada geçirdim diyebilirim. Türkiye’nin en güzel, en bakir koylarından biri. İnşallah bozulduğuna şahit olmayız. Kelimeler yetersiz Akbük için. Akyaka’dan ulaşmak güç olsa da geçtiğimiz yol bile bize yetiyor, yeşile, maviye doyuyoruz. Hele bir de koya varınca, o sükunet, o dinginlik, o hafif serin, derin berrak deniz…
İlaç gibi gelen güneş, deniz ile sezonu kapattım mı bilemiyorum? Sürprizlere açığım:)