Type and press Enter.

Amerika Seyahati: North Carolina ve Lake Norman

Seçilmiş başkan Trump ikinci dönemi olan şu günlerde diyor ki, Kanada gel bize katıl, Grönland da bizim olsun. Amerika Birleşik Devletleri’nin eyalet sayısını artıralım. Meksika körfezi ve Gazze konusunu pas geçiyorum şimdilik. Trump bu çünkü. Bu yazı yayınlandığında ve sonrasında neler değişir bilinmez.

Sekiz yıldır düzenli olarak ikinci ailem olan Nesli ve Emre’ye, yeğenlerime gidiyorum Amerika’ya. Genelde işime bağlı olarak bu seyahatlar hep kış aylarında gerçekleşiyor. Kışın New Jersey demek de kar, kış, buz, ayaz demek. Yaz, deniz, terlik, elbise insanı olarak bazen günlerce evden çıkasım gelmiyor, o soğuğun esaretinde eziyet çekmemek için. Bir trenle Manhattan’a gitmek mümkün ama eksi derecelerde o bloklar arasında dolaşmak yine bana, yaz insanına ı-ıh dedirtiyor. Canım çekmiyor.

Konuyu bağlayayım. Bu sene bir değişiklik var planımızda, bir tık daha güneye, sanki İstanbul’dan Göcek’e gider gibi 11-12 gün North Carolina’da bulunan Lake Norman’da olacağız diyor Nesli. Türkiye’den gelirken yanına birkaç ince bir şeyler de al diye de ekliyor. Bu uzun kalış sırasında tabi ki evin küçük ve tüylü kızı Spike da bize eşlik edeceği için ve oğlanlar da artık yetişkin boyutuna erdiklerinden, arabaya sığamayacağımızı düşünerek, Emre’yi uçakla bir gün önceden gönderiyoruz. Biz iki sürücü kar fırtınasının başladığı bir günde Almancıların memlekete gelişleri gibi arabayı her türlü eşya ile doldurarak çıkıyoruz yola.

North Carolina

Dümdüz upuzun bir yol, birkaç eyaletten geçerek yaklaşık 9 saat sürecek, yemek, benzin, kahve, Spike’a özel molalarla karanlık bastığında eve varabiliyoruz. Evden çıkışımızın 1,5 saat sürdüğünü ve o yaşadığımız stresi unutmak istiyoruz Nesli ile birlikte.

Karanlıkta vardığımız için açıkçası çok bir fikir edinemiyorum ilk etapta, sadece her yol kıvrımında bir church tabelası, az çok profili belli ediyor. New Jersey, New York ve Florida gibi eyaletlerden çok farklı. Daha yerel, redneck dedikleri, daha fazla beyazın yaşadığı evlerin bahçelerinde Trump bayrakları. Araç plakalarında In God We Trust yazan kamyonetlerle dolu küçük kasabalardan oluşan bir bölge. Bu plakayı almak için de ekstra bir bedel ödedikleri yazıyor internette. Geri kalan plakalarda First in Flight yazıyor, sebebi bu eyaletteki Kitty Hawk‘ta kendi gücüyle yerden havalanan ilk insanlı uçuşun anısı için. New Jersey’de Garden State yazıyor mesela. Her eyaletin belirgin özelliğine göre bir slogan ekleniyor.

Araba Sevdası

İlk gecenin ardından Pazar sabahına uyanıyoruz. Şanslı İrem yılın en soğuk günlerinde burada olduğu için balkona çıkınca bile üşüyor. Problem etmiyoruz ve kahvaltıya geçiyoruz, amacımız herkes kilisede iken, kalabalığa kalmadan, sıra beklemeden kahvaltımızı edebilmek. Aydınlıkta baktığımda yine daha evvel gördüğüm eyaletlere göre farklı gözlemlerim oluyor. Bazı evler derme çatma ama kapıda 2 kamyonet var, bazı yerlerde siteler yapılmış, büyük satış ofisleri var. Göl kenarındaki kendi iskelesi de olan muhteşem evler de var. Arabalar her yerde! Her evde 2-3-4 araba.

Recaizade Mahmud Ekrem‘den kalmış bize araba sevdası, sanıyoruz ki hangi arabaya bindiğin büyük prestij kaynağı. Burada ise her şey çok farklı, vergi farklı, fiyatlar farklı, araba alım satımı farklı. Araba sadece bir araç tabi ki hobisi, tutkusu olanları her yerde olduğu gibi ayırmak lazım. Truck yani kamyonetler favori burada. Hepsinin arkasında teknelerini çekebilecekleri römorkları, göl kenarındaki otoparklarda sıralanıp teknelerini suya indiriyorlar, balık tutup akşama yine tekneyi karaya çekip evlerine dönüyorlar. What a life honey!

Lake Norman’da zamanı yavaşlatmak

Neyse uzatmayayım. Aynı sabah şaşırmaya devam ediyorum Lake Norman’ın 1959 ve 1964 yılları arasında barajdan çevrilme bir yapay göl olduğunu öğrenince. Duke Energy’ye ait bir göl olduğu söylenebilir ve eyaletin en büyük gölü. Haritadan bakınca iğne oyası gibi. Bizim eve çok yakın bir noktada da Duke Energy’nin bir santrali var, dumanı sürekli tüten. Nesli diyor burayı baharda ve yazın görmelisin. Gölde jetski ile dolaşanlar, yüzenler, tekneleri ile balığa çıkanlar, su kayağı yapanlar… Cap canlı olduğunu hayal ediyorum. Ağaçların yapraklarını, açan çiçekleri, insanların ev içlerinden verandalara çıkıp yaşam varlığını hissettirdikleri, güneş ışınlarının her yere bir başka yansıyıp, ısıttığını…

Havanın böyle serin ve ara ara da yağmurlu olması bizi biraz evde tuttu. Ama şikayetçi değiliz, zira yoğun çalışan ev sahipleri için iyi bir dinlenme, arınma zamanı oldu. Ayrıca Landman ve Yellowstone dizilerinde de ilerleme kaydettik. Taylor Sheridan‘ı arada övdük arada sövdük. Dönüşte hepimiz tartıda farklı rakamlar göreceğimizi bile bile bol bol Amerikan fastfood yedik, birkaç bira evi gezdik. Hayaller kurduk, yazın Spike bu gölde yine nasıl güzel yüzecek, oynayacak, eğlenecek diye.

50 dk uzaklıktaki Charlotte şehrinde kısa bir gezi ve yemek molası verdik. Arada yürüyüş yaptık, arada bisiklet bindik. Dediğim gibi tamamen zamanı yavaşlatma temalı bir seyahat oldu. Dönüşte yine haritalarda yemek molası için oğlanların favorisi Chick- Fill-A aradık.

Bu seyahatin en uyumlu kişisi tabi ki zarif yeğenim Spike idi. Biz dizi izlerden koca kanepeye yayılıp uyudu, bahçede özgürce gezdi, komşu arkadaşları ile görüştü, yeni arkadaşlar edindi, sosyalleşti. Gidiş ve dönüşte hiçbir sıkıntı çıkarmadan sabırla kafesinde yattı, uyudu. Hepimizin sevgilisi oldu.

Başka yazılarda görüşürüz, şimdilik hoşça kalın.


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir