Evet, Bitez’de, Büber’de…
Bodrum’da meşhur Edirne ciğeri bulacağım aklımın ucundan bile geçmezdi. Taa ki Facebook’ta Lise arkadaşım Erdal’ın Bodrum’a geldiğimi duyduğu anda attığı mesaja kadar. Facebook’ta Bodrum’dayım diye yazınca, buradaki tüm arkadaşlarım alternatif planlar üreterek, ya da İstanbul’da çalışanlar ateş püskürerek cevaplar yazdılar. Bunlardan biri de Erdal’dı. Bodrum Bitez’de Büber isminde sempatik bir restoran açmış ve taaa orada, meşhur Edirne ciğerini pişirip turistlere sunuyor. O mesajdan sonra Büber’e gidilmez mi? Önce Yalıkavak’tan Bodrum merkeze alışveriş için iniş, sanki İstanbul’da hiçbir şey yokmuş gibi birkaç parça alış veriş ve sonrasında hooop Bitez. Bitez diğer Bodrum kasabalarına göre çok daha sakin ve küçük. Büber’i bulmak zor olmuyor, zaten çok fazla restoran yok civarda. Erdal caddeye çıkmış arabamızı nereye park edeceğimiz konusunda bize yardımcı oluyor.
Arabadan iner inmez hemen bahçede kendimize göre Bodrum mavisi bir masa bulup yerleşiyoruz. Öyle açız ki o an ne verseler yiyebiliriz. Önce Londra Hilton’da görev almış aşçı başı Nil’in elinden çıkmış muazzam mezelerden tadıyoruz. Pastırmalı humus, haydari, yoğurtlu havuç ve hafif acılı ezme… Lezzet muhteşem ancak bizi kesmiyor hevesle hadi ciğer ne zaman gelecek diyoruz. Erdal gidip gelip ciğeri tavaya atayım mı diye soruyor. Merakla ben de ardından mutfağa gidiyorum. Yüzlerce kez belki Edirne’de görmüşümdür ancak yine ilk defa izlermiş gibi, elimde de fotoğraf makinemle hayretle bakıyorum. Ciğerleri unlayıp tavaya atması ile tavadan geri alması 30 saniye sürmüyor. Hayretle soruyorum pişti mi ki? Bir ye de cevabı kendin ver diyor ciğerin ustası Erdal. Aynen de öyle lokum gibi bir ciğer, ne bana, ne Burçin’e, ne Maide’ye ne de Orhan’a yetiyor bu porsiyon. Çok açız ve öyle lezzetli ki daha daha yiyebiliriz. Birer tabak bittikten sonra yarımşar porsiyon daha bitiriyoruz. Keyfimiz gıcır, müzik, ışık şahane, atmosfer pozitif iyonlarla dolu. O kadar ki üstüne köfte de yer misiniz dendiğinde hayır sesi kimseden duyulmuyor, herkes “e onu da tadalım” diyor. Utanmasak kendimizi mutfakta bulacağız.
Fotoğraf çekerken dış tabelada yazan Büber’e ait slogan dikkat çekici “ Biz mutluyuz ya siz?” Yemek bittikten, tatlılar da yendikten sonra arabada evimize dönerken konuştuğumuz şey şu oluyor. İki insan ve ve ikisinin de enerjisi pozitif ve bu güzel enerji tüm restorana yayılmış. Gelen herkes mutlu ayrılıyor. Hem lezzet hem de Türkay ve Erdal’ın enerjisi, mutluluğu bizlere aşılanıyor. Sadece bizi de değil, gelen yabancı turistleri de etkiliyor, hem mutfaktan çıkan leziz ürünler, hem de tipik Bodrum unsurları ile dekore edilmiş Büber herkesi büyülüyor.
Doyamıyoruz 2 gün sonrasına yine randevulaşıyoruz…Bu sefer akşamüzeri gideceğiz bir de gün ışığında bakacağız Büber’e.
Bu yaz yolunuz Bodrum’a düşerse, vakit ayırıp önce Bitez’e sonrada sahile bir paralel caddedeki Büber’e uğramayı unutmayın. Leziz Edirne ciğeri ya da köftesine doyamayacaksınız…
bu benim fikrimdi : ) tekirdağ köftecisinden sonra, tava ciğercisi de açılmış demek. hayırlısı olsun. hoş bir yazı olmuş ilk bodruma gidişimde bübere uğramam lazım
Büber çok keyifli bir restoran olmuş. Yemekleri ve mezeleri muhteşem. Bunun yanında misafirperverlik de çok az yerde göreceğiniz türde. Tavsiye ederim.