Her zaman!
Baharı yaşayamadan yaza giriyoruz yine. Unuttuk o Nisan’da akşam üzeri yağan yağmurları, sonra yeniden açan güneşi, toprağın kokusunu…
Çocukluktan kalan tüm mevsimler uzakta artık. Yeni bir çağ yaşanıyor. Günler ve yaşam hızlıca ilerliyor. Yakalayabilene aşk olsun! Hayatımızın tadı şimdi başka şeylerle çıkıyor. Bundan 20 yıl sonra da aşağıdakileri özlemle anacağım eminim.
Geçtiğimiz Pazar günü koştur koştur Chill-Out Festival için Kemerburgaz’a gittik. Sabah Edirne’den gelip, havanın kararsızlığına bakmadan şortu ayağıma çekip, peşime de Maide’yi takıp…
Chill -Out’u geçtiğimiz sene pas geçmiştim mecburen ama bu sene kaçırmak olmazdı. İstanbul’un en güzel kızları ve erkekleri, en trendy kıyafetleri ile sereserpe çimlerin üzerinde, ellerinde içkiler, mısır cipsleri müziğin keyfini çıkarmakta…
Böyle keyifli insanlara ve içlerinde tanıdık arama oyununa bayılıyorum. Ha bazen de tanıdıklarım beni buluyor.
Bu sene akşam için yapılan başka bir plan sebebi ile erken ayrıldım. Yetmedi, tadı damağımda kaldı. Oysa ben biraz daha bira içip, hafif başımı döndürmek ve Chill-Out müzik eşliğinde dans etmek istemiştim. Seneye artık…
İstanbul çok aktif yaşıyor şu sıralar hayatı. Pazar günü Chill-Out sonrası bugün de tarihi yelkenliler geldiler şehre. Pazara kadar bizdeler. Görülmeye değer. Ben akşam üzeri gittim, gemileri de gezdim. Ancak gün ışığında gidilmesini tavsiye ederim. Bir de denizde yelkenlerini açmışlarken görmek, fotoğraflamak gerek.
Daha mı? Hafta sonu Miller Freshtival var, Mika çıkacak sahneye, Pazar günü de Formula 1 var. Daha ne olsun? Bir de hafta içi benim Amasya gezim var koşa koşa gidip geldiğim…
Haziran’da Efes Pilsen One Love var. Saymakla bitmeyecek sanırım…Çok heyecanlıyım!