Sabah erkenden kalktım ve şimdi MSC Çekmeköy’deyim. Peş peşe 2 toplantım var ve akabinde de koştura koştura konferansa gideceğim. Yoğun bir gün. Ancak baharın gelişi, güneşin tepemde oluşu artık daha ince şeyler giymek istiyor olmam ve her gün Kekova’daki pansiyonun sitesine girip hayal kurmam bana yetiyor. Artık kendime geldim. Kış bitirdim o beni bitirmeden.
Karar da aldım. Haftada 1 ya da 2 kez buraya gelmeliyim, burada çalışmalıyım. Atmosferi bambaşka. Şu an bilgisayarımın ekranından gözümü biraz yukarı kaldırdığımda ormanı görebiliyorum, kapı hafif aralık azcık serin ama tertemiz hava vuruyor yüzüme. Daha ne isteyeyim ki?