Bahar geldi geçiyor bile. Ve sen hala yıllardır bu bahar kesin gideceğim, biramı, patatesimi söyleyeceğim, hatta midye bile yerim dediğin ada gezisini kaçırmak üzeresin.
Ben uyanık çıktım, bu bahar kaçırmadım. Her ne kadar biraz serin bir güne denk gelsem de, adanın tadını çıkardım. Faytona da bindim, Aya Yorgi’ye de çıktım, çıkmasam mı diye düşündüm ama yukarıdaki manzara, efil efil esen rüzgarın sesi güzel gelecek diye düşünerek üşenmedim, 900 metrelik yokuşu tırmandım. Bu sefer bisikletimi götürmedim.
Tepede güzel bir yemek sonrasında Maden tarafından adanın merkezine doğru saldım kendimi. Bol bol fotoğraf çektim, o muhteşem evlerin içindeki yaşamı merak ettim. Kimi boş, kimi ise yaza hazırlanıyor.
Merkeze varınca tarihi Splendid otelin lobisinde Türk kahvemi içtim. Biraz dinlendikten sonra da başta dediğim gibi biramı, patatesimi, midyemi yedim. Akşamı ettim. Dondurma? Elbette o da girdi mideye.
Bütün bunlar olurken tek başıma mıydım? Elbette hayır dostlarbirarada ekibimle harika bir günü daha beraber yaşadık…
Hadi durma bari bu hafta sonu git, hatta eğer özgürsen hafta içi atla motora, geç adaya!
Büyükadayı bu kadar güzel anlattığınız için sizlere şahsım adına teşekkür ederim.