Baharın yeşillikleri tüm Trakya’yı sarmış. Yol bomboş, müzik muhteşem. Daha ne isteyebilirdim ki! Geldiğim yerde morallerin iyi olmasından başka. İlk başta bir gerginlik oldu. O gerginlik de ancak 2-3 saat sonra geçebildi. Korkmamak elde mi? Vücudunda can sıkıcı bir oluşum var ve sabah akşam onunla olmak, vücudunda durduğunu biliyor olmak nasıl da sıkıyordur canını.
Çok seviyorum bu evi. Ana kucağı, baba ocağı ne de olsa. İstanbul’da “olmaması gerekenler”den uzak. Temiz, huzurlu. Bu süreç de geçtikten sonra iyice eskisi gibi olacak.
Yarın biraz zor bir gün olacak ama geçecek. En azından bir basamak çıkmış olacağız. Sonrası da umarım kolaylıkla gelir ve geçer.
İyi ki internet, iyi ki google var. İnsan neler öğreniyor. Babamın raporlarında geçen bazı kelimeleri inceledim, içim biraz olsun ferahladı. Umarım okuduklarım gibidir…
Yolda gelirken yine leylek gördüm. Bu bahar ilk gördüğüm leylek. İnançlarıma göre bol gezeceğim anlamına geliyor. Hoş ablam doğuştan leylek sürülerini görmüş olduğumu iddia eder.
Geçen sene leylek sürüsünü görmüştüm, tüm yıl boyunca çılgınlar gibi gezdim. Bu sene tek bir adet gördüm ama GÖRDÜM yine de. Hem geçen sene daha geç bir zamanda görmüştüm. Bir arkadaşım tek gördüğüm leylek için “işte evden işe işten eve gezersin” diye dalga geçti. Güldüm ben de:) Hala da gülüyorum:)