Oldukça zor bir süreç bu.
Evrakların hazırlanması, teslimi, teslim sırasında bekleme. Hepsi zor, hatta belki de en zorlarından biri İngiltere vizesi.
Benim de hiç aklımda yokken Efes Dostları bunu kafama soktu. Twitter’da bir yarışma yaptılar ve ben de hırslandım, çalıştım ilk 8’e gireceğim diye. Ne yaptım ettim, 3. sıradan o meşhur 8 kişinin içinde yer aldım.
Süper sevindirici bir olay benim için. 2006’dan sonra yeniden Londra’ya gideceğim. iPod’umdaki Coldplay şarkılarını kontrol ettim. Çünkü bu gezimde de istiyorum ki o şarkılar bana eşlik etsin. O zaman yaşadığım heyecanımı farklı duygularla anayım. iPod’dan daha önemli şeyler varmış ancak bunu zamanla anlıyorum tabi. Vaktim var bir de o arada benim Çok Gezenler Kulübü ile Balkanlar gezim var, pasaportu hızlıca konsolosluğa ulaştırma şansım yok. Olsun diyorum yine de 3 hafta var önümde rahat rahat alırım ben bu vizeyi. Gayet rahat bir şekilde Londra hayalleri kuruyorum. Doğu Londra çok popüler şu sıralar her ne kadar Efes Dostları gezi programı hazırlasa da ben arada kendi isteğimce gezerim diyorum. Tate Modern’e bir kez daha gitmek isterim. Chelsea’da dolanmak, Hampstead’e gidip kitapçılarda kaybolmak. Evet hepsi harika hayaller, Balkanlar’dan döner dönmez bir de Gürcistan gezim var ancak oraya kimlikle gideceğim için hızlıca tüm evraklarımı ve pasaportumu aracı kuruma ulaştırıyorum. Parmak izi randevumdan sonra bekleme süreci başlıyor. 1 hafta geçiyor ses yok, 2. hafta geçiyor hala ses yok. Gidiş tarihine 3 gün kalıyor, merakla aracı kurumu, World Bridge Service’i arıyorum ama geri dönüş yok. Bu arada duyuyorum çok kişi red alıyormuş. Pasaportumda da böyle bir damga olsun asla istemiyorum. Beni iyice telaş sarıyor. Birçok schengen vizem var, 2006 İngiltere vizem var ama herkes soruyor Amerika vizen varsa hızlıca çıkar İngiltere vizen de. Ama bende yok. Pişmanım geçtiğimiz sene Amerikan vizesi almadığıma. 10 yıllık olurdu kesin. Son 3 gün stres, gerginlik, sinir harbi ile geçiyor. Aracı kurumun da keyfini kaçırıyorum bu sebeple, benim telefonlarıma çıkmak istemiyorlar haklı olarak. Ateş gibiyim. Efes Dostları saat başı arıyor ses var mı diye. Ama nafile. Ses yok. Uçak biletleri alınmış, Londra’da geçecek 4 gün için şahane bir program var eminim. Neticede Final Four maçlarına gideceğim. Hayali bile güzel. Ama ne oluyor, benim vizem bu geziye yetişmiyor, 24. günde vizem bana ulaşabiliyor ancak. Üzüldüm mü evet o bekleme günlerinde çok üzüldüm, kısa süreli hayata küstüm, gidenlerin twitter, instagram hesaplarına bakmamak için kendimi zor tuttum. Arada kaçamak bakışlar, içli like’lar attım. Yorum yazmak da geldi içimden çok ama hakim oldum kendime. Neticede o ekiple birlikte gidemedim. Benim gibi gidemeyen ve benzer duyguları hisseden diğer kazananlarla birlikte. Efes de çok üzüldü, 8 kişi gümbür gümbür gidecekken, sadece 2 Efes Dostu ile gitmek onların da bu etkinliği buruk geçirmesine neden oldu. Kulaklarım çok çınlamış biliyorum.
Şimdi elimde bir Britanya vizesi var. Plan mı? Henüz yok, daha doğrusu Temmuz’da İskoçya var gibi görünüyor flu da olsa.
Ama şöyle de bir hayalim var. Seneye Efes Dostları ile birlikte Final Four’a tüm Anadolu Efes takımı ile gitmek…