Neler yapilmadi ki? Aslinda oyle cok sasirtici seyler olmadi. Bol dol DVD izlendi. Kisisel bazi bakimlar yapildi. Taaaa Rumeli Feneri’ne gidildi. Iyot kokusu ice cekilmeye calisildi ama cigerleri usutecek bir hava oldugu icin cesaret edilemedi. Usuyup daha sonra sicak arabanin icine girmis olmanin keyfi yasandi. Garipce diye bir koye ugrandi. Minicik, metruk bir yer. Evlerin cogunda yasanmiyor gibi. Iki tanecik restorani vardi, 10 metrelik limaninda. Iki de kahve gordum. Cok pisman oldum yokusu cikarken o kahvelerden birine girip cay icmedigime. Ne komik ilk aklima gelen acaba internet var midir kahvede oldu. Cay icerken orada internete de girerim diye dusundum. Ama kahveye girmedim bile. Geri dondum yine Sariyer uzerinden. Ne yagiyordu yagmur oyle. Karadeniz’in dalgalari da cilgin gibiydi. Urkutucu, senden gucluyum diyen dalgalar.
En kisa zamanda fotograf makinesi almam lazim. Makinem bozuk ve aklima eseni cekme sansim yok. En kisa zamanda…
Su an Cihangir’deyim. Smyrna’da. Tulin’i bekliyorum. Trafik cok fazlaydi, o da karsidan geliyordu, “otoban”dan gelmesini tavsiye ettim. Iyi yapmisim:))) Burada bir mizah var ama bunu bir tek Tülin ve yillar oncesinden eglenceli gecelerimizden birinden kalma “bir ozel aniyi” hatirlayanlar anlayabilecekler.:)
Hafta sonu baska baska seyler de yapildi tabi. DVD yorumlarimi yarina birakiyorum. Cok guzel filmler izledim. Bir de herkesin arsivinde olmasi gereken filmlerin listeni yaptim, onu da yarin yaziyor olacagim.
Simdi Tulin geldi, ben hem onunla ilgilenmeye hem de tavuk sticklerimi yemeye geciyorum.