Hangisi Christmas, hangisi Noel? 24’ü gecesi olan neydi? E bir de new years eve var. Var oğlu var. Benim için o kısmı pek mühim değil, önemli olan Aralık ayı başından, hatta Kasım son haftasından itibaren başlayan ışıltı, renk ve coşku.
Çocukluğumda izlediğim filmlerden hafızamda kalan bir New York var. Noel Babalar her yerde dolaşıyor, Central Park içindeki buz pateni pisti insan dolu. Yüzlerce aşk yaşanıyor o park civarında. Vitrinler güzel mi güzel.
Bu sene görmek kısmetmiş. Aralık başı geldiğim Amerika’da, önce evlerin içlerinden görünen ışıl ışıl çam ağaçları, dışarıda bahçelerindeki süsler, ışıklar, bazı evlerin bahçelerindeki dini süsler. Her sokak birbirinden güzel. Bir eksik karın yağması diyorum. Her şeyi ağır çekimde hayal ediyorum.
Manhattan dışındaki alanda banliyö bölgesi böyle, her sokak birbirinden güzel. New York içinde ise herkesin koşarak ilk gittiği yer her zamanki gibi Times Meydanı, sonra yürüme mesafesinde olan Rockefeller Binası, önündeki buz pateni ve çam ağacı. Times 42’de, Rockefeller 49 ve 50’inci boklar arasında.
Oldukça yakınlar birbirlerine, Rockefeller’in biraz ilerisinde ise Saks binası ise özellikle gece özel aydınlatması ile büyülüyor. Gündüz ise şeker paketi kıvamındaki dekorasyonu ile etkileyici. Yukarı, Central Park’a çıkana kadar lüks markaların vitrinleri de yılbaşına özel süslü püslü. Bir de Byrant Park var yazı ayrı güzel, kışı başka. Avrupa’daki yılbaşı pazarı, kocaman bir buz pateni ve kafesi ile başka bir toplanma alanı olmuş.
Fakat ne var, hava soğuk! Bir de kalabalık ki anlatamam. Polisler her yerde, kaldırımdaki geliş gidişi, karşıdan karşıya geçişleri düzenliyorlar. E o arada bir de Bay Trump’ın binasının önüne şüpheli bir paket bırakılmıştı. Yüzlerce polis her yerde. Paketten ne mi çıktı? Bir poşet oyuncak! Dalga geçer gibi.
Her sokakta yeni yılın gelişini hissetmek mümkün. Aşağı Manhattan da aynı şekilde, Brooklyn civarı da. Özellikle bir de Brooklyn’de Dyker Heights mahallesi her sene binlerce turist çekiyor. Sokakta yaşayan ev sahipleri yeni yıl yaklaşırken, özel şirketlerle anlaşıp en güzel ışıklandırma ve süslemeye sahip olmak için özel çaba sarf ediyor. Sonra gelsin turistler!
Evet şehir turist kaynıyor, çocukluğumdan hafızamda kalan ile çok bir fark yok açıkçası. Filmlerde aynen aktarılmış, ellerinde çanları ile yeni yıl şarkıları söyleyenler, kestaneciler, yolun ortasından çıkan kocaman dumanlar, sarı taksiler. İşte bu New York!
İçimi acıtan tek şey, evlere kurulan yılbaşı ağaçları. Hepsi canlı ağaçlar, bizdeki gibi plastik değil ve sadece yılbaşı zamanı için üretiliyor olsalar dahi Ocak ayının ikinci haftasından sonra apartmanların, kapıların önleri bu çıplak ağaç atıkları ile doluyor.
Sonrasında ne yapılıyor bilemiyorum ama insanın içi acımıyor değil…
*Yazıya fotoğrafları ile katkıda bulunan arkadaşım Ela‘ya özel teşekkürlerimle…