Sanki okeye çifte gidiyorum. Bu sene pek çok yere 2.kez gitmiş oldum. Öyle denk geldi. Filibe’ye de Nisan ayında gitmiştim yanlış hatırlamıyorsam. Bir de Kasım gezisi gerçekleşti. Bu sefer arabayla, annem, ablam ve ben günübirlik gidip geldik. Bulgar’ın kötü yollarında, 2 saatlik yol bize azap gibi geldi, Filibe’de gördüğümüz güzel Osmanlı semtini unutturacak kadar. İnsan inanamıyor, uluslararası yol, köylerin içinden TIR’lar, Avrupa’ya arabayla gidenler ki yaz aylarında düşünün bizim gurbetçilerin kullandığı yol bu aynı zamanda. Delik deşik, otoban çok kısa bir alanda mevcut. Yapılacakmış güya. Avantasını kapmak üzere konuşlanmış polis araçları. Anlayacağınız pek tatlı bir yol değil. Oysa Yunan öyle mi? Otoban mevcut, sağda solda görülen evler tertemiz, bahçeler imrenilecek gibi. Bulgaristan hala tabi komünizmi hırkasını sırtından atabilmiş değil. Eski püskü getto evleri, boyası dökülmüş, fakirlik kokan apartmanlar, sokaklar. Neyse boş verelim, gözümüze hoş gelen şeylerden bahsedelim.
Filibe’ye varır varmaz internet bağlantımdaki sorun sebebi ile şehir haritasına erişemediğim için, bununla birlikte tabelaların yetersizliği ile şehir merkezini bulabilmek için aynı yerden 4’er defa geçiyoruz. Kaybolma stresi biraz keyfimizi kaçırıyor neyse ki büyük Princess, Dedeman otelini görünce ters yöne girerek otelin otoparkına ulaşıyoruz. Biliyorum ki Filibe çarşısı bu otele çok yakın, yürüme mesafesinde. Nisan ayında gittiğimizde güzel yemek yediğimiz restoranı bulamıyoruz bu sefer ancak Bulgaristan’da bir zincir olan Happy Grill’in şubesini görünce daha evvel Sofya’da yediğimiz yemeği hatırlayarak buraya girelim diyoruz. Yemekler oldukça iyi ve mönü çok kapsamlı, fiyatlar ise çok uygun. 3 kişi adam akıllı yeyip 50 TL bile ödemeden çıkabiliyoruz. Yemek sonrası vakit kaybetmeden old city denilen ve eski Osmanlı konaklarının restore edilmesi ile turistlerin ilgi kaynağı olan semte yürüyoruz. Annem bu binalara bayılıyor. Hepsi şimdi sanat okulu, müze ya da galeri olarak kullanılıyor. Bazısı da otel olmuş durumda. İnsan ne tarafa bakacağını şaşırıyor. Gerçekten güzel. Havanın geç kararacak olması ve bizi korkutan kötü yol sebebi ile Osmanlı konaklarını gezer gezmez arabamıza dönüp Edirne yoluna doğru koyuluyoruz.
Haberiniz olsun Bulgaristan’da halen kendi yerel paraları Leva geçerli. Tamamı ile Euro’ya ne zaman geçecekler bilmiyorum. Yol üstünde Harmanlı’da Lidl süper marketine girip bir de ev alışverişimizi yapıyoruz. Bulgaristan gerçekten ucuz. Özellikle bizdeki marketlerdeki yabancı peynirler vs 1/4 fiyatına alınabiliyor burada. Alışveriş sonrasında hemen tekrar yola koyulup kendimizi Kapıkule’de buluyoruz. Bir daha ne zaman giderim, ya da gider miyim bilemiyorum. Yunan’a seve seve giderim orası kesin….
Filibe Köftesi mi? Onu ne yalan söyleyeyim henüz yemedim.
Bizim de gezerken çok ayrıntılar gördüğümüz bu şehire ait 3 tane fotoğraf az olmuş sanki biraz.. Yine de ellerinize sağlık.. Yollar açık ola!.
Bundan sonra daha bol fotograf koyacagim yazilarima. Yeni kararim:) Ilginize tesekkur ederim. Sizlerin de yolu acik olsun.