İşi şansa, rastlantıya bırakmayalım bence Lavanda Otel’in muhteşem restoranı için yolunuz Şile’ye düşsün.
Bunu planlayın. İstanbul’dan çıkın, Şile’ye gelmeden sağa Ulupelit köyüne doğru sapın. Nefis bir yolda birkaç köy geçtikten sonra Ulupelit’e ve tabelaları takip ederek Lavanda’ya varın.
Tarif ettiğim şekilde ben de gittim. Yolda köy kahvaltısı adı altında sadece köylülerin servisi ile “köy kahvaltısı” olan, pek bir şeye benzemeyen bir kahvaltı sonrasında Mutfaktaki Cadı Gabriela Olaru ile birlikte Lavanda Otel’e varıyoruz. Uzunca bir vaktimizi Lavanda’da geçirmek amacımız. Akşam yemeği, konaklama, sabah kahvaltısı ve İstanbul’a geri dönüş olarak hafta sonu gezimizi planladık.
Varır varmaz bir güzel Türk Kahvesi, biraz oteli gezdikten sonra da Mutfaktaki Cadı ile birlikte Lavanda Otel’in sahibi ve aynı anda restoran şefi olan Emre Şen ile mutfaklarındayız. Cadı ile birlikte Emre yemek yapacaklar, ben de izleyeceğim, tadacağım, ara ara da onları fotoğraflayacağım.
Emre’nin yaşı ile mutfaktaki ustalığı arasında hiçbir matematiksel bağlantı bulamıyorum. Henüz 23 yaşında olmasına rağmen mutfağa olan aşkı onu İtalya’da Michelin yıldızlı restoranlarda çalışmaya kadar götürmüş. Ülkemize geri döndüğünde de hemen kendi mutfağının şefi olmuş.
Akşam yemeğine kadar keyifli vakit geçirmek için pek çok olanak var Lavanda’da. Sırasıyla keyifli vakit geçirdikten sonra saat itibari ile masamıza oturuyoruz. Bizden önce de Vedat Milor restoranda yemek yemiş ve daha sonra pekiyi notunu Milliyet’teki yazısı ile Emre’ye göndermiş. Sadece Vedat Milor da değil, restoran öyle ünlü olmuş ki öğle yemeklerinde bile İstanbul’dan kaçıp gelenler varmış. Ambiyanstan buna eminim, akşam yemeği ile de bunun perçinleneceğini biliyorum. Ortam sebebi ile olumlu motivasyon benimle. Yemekte hafta sonu romantik vakit geçirmek isteyen çiftler sebebi ile Gabriela ile birlikte iki kız olarak masada oturmak bir an huzursuz etse de Emre’nin hünerli ellerinden çıkmış olan karides carpaccio beni dünyadan o an uzaklaştırıyor sanki. İncecik kağıt gibi hazırlanmış karidesler, keskin ama taptaze limon kokusu, kıvırcık ve karabiber. Bitmesin istedim. Hatta 1 tane daha yiyebilirdim. Oldum olası deniz mahsullerini severim ancak şu ana kadar böyle lezzetli bir şey yemedim. Ne mi içiyorum? Trakya’nın meşhur olmakta olan markası Umurbey şaraplarından leziz bir Chardonnay. Yanlış hatırlamıyorum umarım, başka bir üzümle karışımı var mıydı? Ama tek kelime ile nefisti. Memleketime olan özel tutkumla yine olumlu motivasyondan bahsedebiliriz şarap mevzusunda da.. Emre yine soruyor ancak ben sen ne istiyorsan onu yap diyorum. Gabriela kırmızı et çeşitleri ile devam ederken benim de levreğim geliyor.
Şu an bu yazıyı yazarken aklımın tamamen Lavanda’da olduğunu ve tekrar gidip hatta aynı şeyleri yemek için can attığımı itiraf etmeliyim. Yemek bitiyor, ikinci kadeh de bitiyor, kahve sonrası, gün yordu bizi şimdi uyku vakti. Uzun uzadıya o masada vakit geçirebilirdim, gözlerim uykuya aşık olmasaydı.
Sabah erkenden kalkıp kahvaltının tadı orman içindeki bu minik cennette çıkarılacak. Ev yapımı reçeller bu sefer Emre’nin yeteneğinin kaynağı Feryal hanımdan. Buruk tatları severim hep. Orman meyveleri ve reçelleri de her zaman favorimdir. Burada da kızarmış ekmek üzerimde muhteşem gidiyor…Kahvaltı sonrası bahçedeki şezlongda Türk hahvesi ve artık dönüş vakti…
Lavanda Otel ve Restoran öncelikle çiftler için ideal. TEM Şile ayrımından sonra 45 dakika sürmüyor ulaşmanız. Romantik çiftler dışında hafta içi ofis dışı toplantılar için aslında benim daha fazla ilgimi çekebilir. Evet ofis dışı toplantılar için ideal aslında. Konsantrasyonu bozacak hiçbir şey yok, mükemmel bir servis dışında. Çünkü yemeklerle birlikte tüm ekibi de hayranlıkla izleyeceksiniz.
http://sehir.ekolay.net
Lavanda Otel ve Restoran
Ulupelit Köyü Seçkin Sokak No:2 Şile
Tel: 216 736 56 40
Merhaba blogunun sıkı takipçisiyim 🙂 ilgiyle izliyorum..
sende benim izleyicim olursan çok sevinirim sevgiler!
http://bilgeceler.blogspot.com/